İçeriğe geç

Veli Ağbaba Kritik Bir Süreçte mi?

Öncelikle Kılıçtaroğlu’nun derin devletin adamı olduğu böylelikle tescillenmiş oldu. Kılıçtaroğlu’na rağmen Özgür Özel’in CHP genel başkanlığı koltuğunu ele geçirmesi CHP’ye ağır bir bedel olarak geri döndü. Partinin kalbini hedef alan yargı darbeleri sonrası belki uzun bir süre toparlanamaz. İlleri ki günlerde CHP’yi daha zor günlerin beklediğini gözlemleyeceğiz. Hükümete yada Erdoğan’a mal edilen “CHP’yi tasfiye mi etmek istiyor?” söylemi gerçekliğini koruyor süreç zarfında. Çünkü devletin bir çok aygıtı eş zamanlı olarak Özel’in CHP’sini dize getirmek üzere alarm halinde olunca böyle bir sonuca ulaşmak kolay. Fezlekeler, dava dosyaları, mahkemeler, hukuki kararlar, yapılan operasyonlar incelediğinden bir güç devletin içinden tekrar Kılıçtaroğlu’nun önünü açmak, istedikleri çok spesefik bir garantörlüğü kabul ettirmeye kararlı. –Türkiye siyasetinde olur böyle şeyler– diyemeyeceğimiz gelişmelerdir hepsi. Baykal’a kaset kumpası ardından Kılıçtaroğlu’nun genel başkanlığa tırmanma sürecini hatırlayın. Yıllardır uyuyan güç bugün CHP’nin tüm dinamiklerini yerle bir edecek sert bir fırtınayla esip duruyor. Amaç CHP’yi sil baştan dizayn etmeyi kademe kademe gerçekleştirmek şeklinde okuyabiliriz

Bizim bu yazımızın amacı ise Malatya’mızı ilgilendiren bölüm; Malatya milletvekili Veli Ağbaba’nın CHP’nin dizayn edilmesinde varlık, hacmi, konumu ve siyasi tavırıları ile bundan böyle ne olacak başlıklarını analiz edeceğiz daha çok.  

Ağbaba’nın Özgür Özel Tercihi Yalnış mıydı?

Ağbaba CHP içinde sevilen, baskın, tuttuğunu koparan bir isim, statükoyu iyi biliyor, CHP doktrinleri ve 6 ok’unun tüm hafızasına müsait bir karakter. Malatya milletvekili olmasına karşın ne var ki yerelde varlığı-muhalif kimliği pek hissedilmez. En çok kavga etmesi gereken Ak Parti Malatya milletvekilleyle birbirinin ayak izine basmamaya itina gösterdikleri açık. İçerden dolaylı yada dolaysız birbirine karşı keskin bir muhalefet yaptıklarına rastlanmadı bugüne  kadar. Bazı kesimler ticari birlikteliklerden dem vurur. İki tarafta yerelde (asla) birbirinin etlisi sütlüsüne karışmadıkları aleni bir durum. Ak parti milletvekilleri de Ağbaba’ya 5’ci Ak Parti milletvekili muamelesi gösterir. Daha çok parti sözcüsü gibi; Genel merkezi ilgilendiren siyasi çıkışlarıyla gündemde görmeye alıştığımız Ağbaba genel başkanlık seçimlerinde Kılıçtaroğlu ekseninden çıkıp Özgür Özel kanadını tercih edince doğal olarak bugün  Özel saflarında savaşmak zorunda kaldığı kritik bir dönemi omuzlamış görünüyor. Oysa Ağbaba’yı Kılıçtaroğlu milletvekili yapmıştı. Peki siyasette sıkça karşılaştığımız taraf değiştirme Ağbaba açısından Kılıçlaroğlu’na ihanet mi vefasızlık mı hangisi? Fırsat bu fırsat Kılıçtaroğlu ekibi intikam peşinde olduğuna göre demek ki Ağbaba’nın suçu ihanet olarak işaretlenmiş.

Tencere Değil Artık Onlarca Kazan Kaynıyor

Dolayısıyla Türkiye siyasetinde kazanlar sıraya girmiş kaynıyor. Her bir kazanda ayrı bir gündem fokurdamaktadır. CHP tarihinde ilk kez böylesine çok yönlü ablukaya alındığını görmekteyiz. Ya pes edecekler yada son nefesine kadar savaşmak mecburiyetinde kalacaklar. İkisinden biri, üçüncü bir yol şimdidilik görünmüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu dahil kritik belediye başkanları içeri alındığında start verildi oysa. Devamında 15 Eylül’de kayyum meselesi beraberinde bir çok sansansiyonel soruları getiriyor. Soruların hepsi cevapsız beklemektedir. Kemal Kılıçtaroğlu kenarda tekrar parti başına geçmek üzere adeta pusuya yatmış ellerini ovuştururken CHP parti normlarımı bir daha uç boyutta tartışmaya açmaktadır. Çünkü derin devlet tabiri çok klişe kabul edilse de Kılıçtaroğlu ismi üzerinden başka hesapları vardı. Çok daha uzun vadeli hedeflerdi bunlar. Ortadoğu yeniden şekillenirken Türkiye’de ki sol-Alevi-kızılbaş kesim sacayağı görevi verilmiş Kılıçtaroğlu’nun deport edilmesi planları askıya aldı bir süre. Plan olduğu haliyle devam etmeliydi. Kaldıkları yerden devam etmek istiyorlar hepsi bu. Çünkü Özgür Özel ismi ile olmaz, Özel hiç bir zaman bu plan çerçevesinde yer almadı. Gürsel Tekin üzerinden Parti içi çatışmaların partide zaten kavga var  işaret fişeğinin yakıldığı bir bataklığa çekilmek istendiğini gördüğümüz şu günler; diğer yandan Özgür Özel’in siyasi çıkışları sarayın umrunda olmadığı, sarayın muhtelif tutumu “benim hiç bir alakam yok/tamamen usulsüzlükleriniz ve yargının bağımsızlığı hükümleri çerçevesinden her şey gerçekleşiyor” sessizliğine karşın Özgür Özelin ısrarla sarayı işaret ederek “hayır yılanın başı sensin” açıklamaları ve siyasi el ense çekme aşamasında türlü açıklar barındırsa da, “bilindik yöntemlerden ayrılmayacağız” kırmızı çizgileri, kişisel hata yapmama gayreti şu aşamada yetersiz kaldığını kabul ediyor Özgür Özel. Yani araba şarampole çokta girdi. Tüm ölümcül nakavt edici kroşelere rağmen “kitlemi saraya yığarım ha meydan okunmasının nereye gideceğini ise şimdilik kestirmek zor.

Ağbaba hedefte mi?

Malatya milletvekili olarak seçilen Veli Ağbaba CHP’nin dizayn edilmesi gibi görülen derin devletin şah-mat hamlesi karşısında Özgür Özel’in en güvendiği kurmayları arasında yer alması itibari ile onu doğal bir hedef haline getiriyor. Ağbaba’nın konumu ve parti içinde ki gücü, manevra kabiliyeti, kendine has hitabı ve açıklamaları parti içinde önde gelen bir çok kurmaydan öte bir cansiperane sergilediği apaçık ortada. Özgür Özel, Mahmut Tanal, Ali Mahir Başarır (4) Dördüncüsü Veli Ağbaba. 4 kişiden oluşan kemik ekip açık şekilde bugün CHP’nin varlık-yokluk mücadelesi gösterdiği  ana unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda 2 şık kendiliğinden filizlenip boy veriyor. a) Özgül Özel kanadı havlu attığı andan itibaren Ağbaba otomatikman ringin dışına süpürülecek ve siyasi hayatı topyekün sona ereceği. Böylelikle Malatya’da ki tek adam hegomanyasına kadar sirayet edeceğidir. b) Şayet saflar sıklaştırılır, beklenmedik stratejik bir direnç gösterilirse; Özgür Özel’e göre Saray fakat benim iddia ettiğim üzere derinlerin düğmeye bastığı CHP’nin konsülidesi az hasarla atlatma şansı elde edilirse Ağbaba sol kanadın aranılan bir yıldızı olarak parlayacağı kuşkusuz. 

Kılıçtaroğlu Ekibinin Ağbaba ile hesaplaşması

Mevcut şartlar altında Ağbaba’nın CHP  içinde ki alanını makyajlayan diğer en önemli ayrıntı önceki yerel seçimlerden Malatya Büyükşehir belediyesi adaylık sürecinde elde ettiği oy oranı sapa-sağlam yere basan bir baston şeklinde en büyük dayanağı. Bugüne kadar iyi bir referans olarak yanında taşıdığı yerelde ki taraftarın beklentisini seçimle birlikte askıya aldı Ağbaba. Merkez siyasette hele de saldırı üstüne saldırı yerken; CHP tabelasının, nerdeyse delik deşik olduğu şu günlerde, yerelde ki kitlenin Ağbaba’ya katkısı çok düşük seviyelerde. Sosyal medyada bile taraftarları ne diyeceklerini şaşırmış haldeler. İl başkanı bile Ağbaba’nın yanında mı şüpheli görünüyor. Tek bir açıklaması yok. Bilakis Kılıçtaroğlu ekibi bu toz dumanlı ortamı avantaja çevirme baskılarını arttırdığı aşikar. Sosyal medyada “Asıl sen busun, senin de sonun geldi, zamanında böyle şöyle yapmıştın, rüşvet vermiştin vs” minvalindeki Ağababayı linç edici açıklamaları ile yıpratma çalışmaları son hızla devam ediyor. CHP’nin haliyle Ağbaba’nın süreç içerisinde ki tutunma enerjisi git gide azalıyor. Kısaca CHP’nin kendini savunmak üzere geliştireceği çok fazla siyasi argüman kalmadı geriye. Mitinglerle gücünü pekiştirmek üzere gardını ne kadar daha havada tutabilir onu biraz zaman gösterecektir. Daha doğrusu ortaya nasıl ve net bir tavır, savaşma yöntemi koyacağını önümüzde ki takvimler belirleyecek. Şu an’a dek CHP’nin en net diyebileceğimiz ringde dövüşmesi Don Kişot’un yel değirmenlerine kılıç sallamasına benziyor. 

Ağababa; Özel gider Kılıçdaroğlu gelirse ne olacak?

Soru çok net. Cevapları da aynı paralelde oldukça net. Her halihazırda Özgür Özel CHP’yi Kılıçtaroğlu’na bırakması için tüm alt yapı refleksleri oluşturuldu. ABD ve işbirlikçilerin Ortadoğu’yu dizaynı aşamasında istedikleri adamların belirli yerlerde olmasını talep etmekteler. CHP’nin içinde bulunduğu hukuk açmazı gibi görülen fakat tamamen Kılıçtaroğlu’nu yeniden o koltuğa yerleştirme programında güç dengelerini çok iyi okumak gerekir. Güç her koşulda hükümetin diye tanımlanması gereken Ak Parti ve uzandığı merkez konumda ki saray yani Erdoğan’ın elinde. Kartların tümünü elinde tuttuğu açıkça görülmektedir. Şayet operasyonu saray yönetiyorsa o vakit derin devlet merkezi de saraya taşındığını kabul etmeliyiz. Tüm bu siyasi çekişmelerin, hali hazırda ülke gündemine yerleştirilen kavganın ve oldukça çok fazla bir zaman daha gündemi meşgul edecek gerilim toplum, aristokrasi, iş dünyası, medya ve diğer siyasi tabelalar  üzerinde ki etkilerini de gözden kaçırmak talihsizlik olur. Asıl halk ne diyor sorusunun cevabı ıskalandığı vakit siyasetin her iki mecra için ömür biçilmiş hasta olmaktan öteye gitmeyeceği…15 Temmuz günü her şey istedikleri gibi gerçekleştir kayyum gelir-oturur, Özel başkanlığı adli makamlarca askıda bırakırsa Veli Ağbaba’nın Özel’in ekibinden kıymetli bir parça olması nedeniyle otomatikman siyasi hayatı ‘eror’ verecek. İşaretler de böyle olacağına dair geniş bilgi veriyor elimize. Ha Özgür Özel’in İmamoğlu’nun Mart 19 günü göz altına alındığı sonrası düzenlediği Saraçhane mitinglerinde pazarlığa oturup geri adım atmasaydı bugün tüm bunlarla yüzleşmeyecek olmasını da not düşelim. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir