İçeriğe geç

Taziye Yemeklerinin Arkasında ki Sinsi Proje 

Toplumsal kültürler, sadece geleneklerden değil; acıların, sevinçlerin, dayanışmanın ve ortak hafızanın birleşiminden oluşur. Bu hafızanın en hassas sayfalarından biri de taziye kültürüdür. Taziye evine gelenlere yemek ikram etmek, yalnızca bir ritüel değil, yüzyıllardır süregelen bir toplumsal dayanışma biçimidir. Son yıllarda “taziye yemekleri kaldırılsın” yönündeki öneriler ise kültürel dokunun anlamını yeterince kavramayan yaklaşımlar olarak öne çıkmaktadır. Oysa taziye yemekleri kaldırılmamalıdır; aksine doğru organize edilerek yaşatılmalıdır.

Selçuklular, Osmanlılar’ ve 100 seneden beri Türkiye Cumhuriyeti devletinde insanlar yasalar dışında örf adetleri, ananeleri ile yaşayıp bugüne geldiler. 

Belli normlar, belli yazılı olmayan kurallar, atalarımızdan bize miras kalmış töreler üzerinden yaşamsal kimliğimizi tamamlamayı bir borç biliyoruz. Fakat son yıllarda iyimser, masum gibi görünen bazı çıkışların altında siyaset kokusu aldığımı hatırlatmak isterim. Taziye  yemekleri kaldırılsın hafsı üzerinden özelikle kadim geleneklerimize bir müdahelenin söz konusu olduğunu ister istemez savunmak zorundayız. Masum, içsel güya fakir fukaranın cebini düşünüyorlar yaklaşımıyla dayatırken asıl plan, sinsi amacın ne olduğuna dair hepsini bu yazımızda dile getireceğiz.  

Farkındaysanız bunca asırlar, yüzyıllar boyu göze batmayan taziye yemekleri son bir kaç yıldan beri nasıl olduysa aniden göze batar bir sorun haline dönüştü. Neymişte efendim yemekler pahalı kimsenin gücü yetmiyormuş. Yok efendim kredi çekip yemek veriliyormuş. Aslında bunlar hepsi toplumsal kültürümüzü hedef alırken çok fazla gürültü patırtı çıkarmadan son kalan elimizde ki dayanışma modelini alaşağı etme provasıdır. 

Tamam da durumu iyi olmayanlar zaten yemek vermiyor ki! Durumu iyi olan da yasakta olsa, hatta yemek vermeyeceksin denilsede adamlar gücü gereği ortaya döküyor zaten varını yokunu. 

Madem öyleyse taziyelerde yemek verilmesin ama siyasi partilerde toplantı, şölenlerde yemek ziyafetler verilmesin. Seçim çalışmaları masraflı değil mi yapılmasın o zaman. Seçim günü vatandaş sandık başına gitsin, kimi tercih edersen oyunu versin o partiye. Dernekler beş yıldızlı otellerde etkinlik üzerine etkinlik yapmasınlar mesela. O da olmasın, bu da olması. 

Bakın taziye yemekleri bir gelenektir, bir örfünüz adetimizi temsil eder. Taziye yemeği, aileye yük değil destektir. Eleştirilerin önemli kısmı, taziye sahibine yük bindiği gerekçesine dayanır. Ancak doğru bir taziye kültüründe yemek hazırlama yükü aileye değil komşulara, akrabalara, mahalleye düşer. Asıl amaç; acılı ailenin mutfak derdiyle uğraşmamasını sağlamak, gelen-gidenin ağırlanması konusunda ailenin rahatlatılmasıdır. Dolayısıyla taziye yemeğini kaldırmak yerine, organizasyonu güçlendirmek daha sağlıklı bir çözümdür. 

Zaten mevlütler tedavülden kaldırıldı, bir kaç cemaat sohbet yapıyoruz adı altında mevlitlere son verdiler. Mevlitleri kimse dinlemez bir hale getirildi. “Sohbet” dedikleri şeyde bir cemaat avdedisinin kendi kişisel düşüncelerini topluma dikte etmesiyle gelişen bir süreç. 

Elimizde kaldı bir taziyeler. Onları da “yemek verilmesin” üzerinden vurmaya hazırlanıyorlar. Tamamen siyasetin kirli düşüncesinin kumpas niteliğinde bir sinsiliği var içinde. Patenti Ankara kulislerine uzanan bir girişim. Toplumu dağıtmak projesinden başka bir şey değil. Maksat insanlar bir araya gelmesin, toplantılar olmasını önlemek. Arkasında siyasi zekanın olduğu bambaşka bir mekanizma. Çünkü toplumun bir araya gelmesini, birleşmesini, ortak bir karar vermesini istemiyorlar. Malum insanlar bir araya gelmesi siyaset açısından doğru kabul edilmez. Yani taziye yemekleri kaldırılsın denilmesinin arkasında siyasetin yegane mühendisliği yatıyor. 

Bakın şuraya yazıyorum, yemekler taziyelerden çıkarılsın bir kaç yıl sonra kimse taziyelere de gitmeyecek. Taziye geleneği çok geçmez kalkar ve bir çok kaybolan değerlerimiz arasında yerini alacağı kuşkusuz. Diyeceksiniz millet yemek yemek için mi taziye yerine geliyor. Hayır, içi boşaltıldığı zaman taziye kültürü çok sürmez toplum arasından uçar gider. Halihazırda en yakın çevreye kadar indirgenmiş taziyelerin kontrol altına alındığında yok olmasının önünü tutamazsın. 

Şimdi burada size siyasetin hinliğini anlatmaya çalışıyorum. Sanki kendiliğinden doğmuş, bir ihtiyaçmış şeklinde öne sürülen bu projenin menbası, çıktığı yer siyasi kanallarının kendisi. Taziye yemeği kaldırılsın propagandası ile toplumu tamamen içselleştirilmek isteniyor; zaten insanlarımız sosyal medyaya mahkum olmuş halde. Orda da her partinin trolleri harıl harıl çalışıyor. İstediğini yazıyor, istediğini çiziyor, nasıl eserse o tarafa seni sürükleyip götürecek güçleri var. Yani projenin niyeti çok derin. Diğer yandan taziyeler belediyelerin reklam malzemesi haline dönüşmedi mi? Battalgazi belediyesi, Yeşilyurt belediyesi, Büyükşehir belediyesi, yazıhan belediyesi, Pütürge belediyesi. Logolarını vurdukları sandalyeler, masalar, çadırlarla taziyeleri belediyeler ele geçirdi. Evet güzel bir hizmet ama reklama ne gerek var? Sanki belediyeler taziyelerin her şeyini üstlenmiş gibi bir hava yaratılıyor. Madem öyleyse belediyeler yemekte versinler. Her belediyenin yemek fabrikası var. Lütfen eğri oturup doğru konuşalım.  

Aklımızı başımıza toplamalıyız. İyi niyetli, sözde vatandaşı düşünen ama arkası zehir zemberek ve tamamen toplumun maneviyatını hedef alan bu gizli örgütlü projeye alet olmayalım. Siyaset sıradan halk gibi değil çok kriminal düşünür. Siyaset son yıllarda elimizden almadık bir şey kaldı mı? Ne maneviyat kaldı, ne güven ne de etik kurallar… Sizde taktir edersiniz ki taziyelerde “kimse bize yemek ver” demiyor. Mesela bizim köyde / bölgede birinci derece akrabalar cenaze sahibine bırakmıyor işi. Arkadan yemek tedariki tamamlanıyor bir şekilde. Böylesine güzel bir geleneğimizi ne diye kaldıralım? İkinci derece akrabalar çay şeker, bardak vs kim gelirse gücü nispetinde cenaze evine katkıda bulunuyor. O halde bunun neresi yalnış?

Dayanışmanın en somut halini, toplumların ayakta kalmasını sağlayan temel değerlerden biri olan cenaze sonrası yemek verme geleneği, “acının paylaşıldığı” en görünür pratiklerden birini lütfen imha etmeyelim. Bu yemekler, insanların hem birlikte olmasını hem de taziye evinde manevi atmosferin korunmasını sağlar. Kaldırılması, toplumun bağlarını zayıflatır ve bireyselleşmenin hızlandığı günümüzde toplumsal çözülmeyi artırır.

Taziye yemekleri, yalnızca bir yemek verme işi değil; toplumun birlik duygusunu, dayanışma görüntüsünü ve kültürel hafızasını yaşatan kadim bir geleneğimizdir. 

Yazımızı Hz. Pir Abdülkadir Geylani’nin bir sözü ile kapatacağım: 

Bütün amelleri araştırdım. Yemek yedirmekten daha faziletli, güzel ahlaktan daha şerefli bir amele rastlamadım. Dünya benim elimde olsa isterim ki onunla açları doyurayım. Elim deliktir, elimde hiç bir şey tutmam. Elime çok dinar (para) geçse onunla bir gece geçirmem, onu bir gece yanımda tutmam.”

Tek Yorum

  1. Cenk Cenk

    Bu yazınızda çok büyük demogoji ve manipülasyon yapmışsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir