İçeriğe geç

Yeni Malatya Çarşısı: Yeniden Doğuş mu, Kaotik Bir Tamir Çabası mı?

Dün itibari ile sosyal medyada Malatya çarşı dediğimiz bölgenin “son hali” diye bir görsel servis edildi. Aynı kare ulusal medyada da yer aldı. Herkes gibi bizde baktık, inceledik, “olan olmuş -biten bitmiş” modunda bir çalışma idi. Bu saatten sonra kim ne konuşsa, ne tür bir telkinde bulunsa hepsi boşuna. 

Küçük yaşlarımda bir komşumuz ev yapıyordu. Taş toprakla yapılan duvarı usta eğik bir açıyla örmüştü, altı dar üstü genişti. O yaşlarımda bile bu işte bir hoyratlık olduğunu fark etmiştim. Ordan biri “usta bu duvar yamuk değil mi?” diye söylendi. Ustanın cevabı tarihe geçecek türdendi. “Sonra düzeltiriz!” 

Sonraya kalmadan duvardan kendiliğinden yıkıldı… 

Evet çarşı yapılacak. Toki konutları bitecek, Söğütlü Cami adresinden başka bir alana terfi edecek, kuyumcular şahlanacak, yeni rant aslan payları dağıtılacak. Denk gelmeyen caddeler ile şehir yeni asimetrik görüntüsüne kavuşacak fakat sanırım “sonra düzeltiriz” formülü elimizde kalan en büyük koz. 

İşte en büyük itirazlarımız, okuyucularım bilir bu köşeden yaptığımız veryansınların sebebi sonraya bırakmamak, her şeyin en başından derleyip toplayalım. En güzelini, en iyisini, örnek gösterileceğe sahip olmaktı. Çünkü günümüz modern dünyasında “estetikzerafet” paha biçilmez derecede önemli. 

6 Şubat depremlerinin ardından Malatya’nın en çok tartışılan alanlarından biri yeni yapılan Malatya Çarşısı oldu. Şehrin ticari kalbi konumundaki bu bölgenin nasıl şekilleneceği, sadece ekonomik dinamizmi değil, aynı zamanda Malatya’nın gelecekteki şehir kimliğini de doğrudan etkiliyor olması. Fakat ortaya çıkan tablo, beklentiler ile gerçeklik arasında ciddi bir mesafe olduğunu gösteriyor.

Yeni çarşı; ilk bakışta modern, düzenli ve “derli toplu” bir ticari alan oluşturmayı hedefliyor. Geniş kaldırımlar, birbirini tekrar eden modüler dükkânlar ve deprem sonrası güvenlik standartlarına uygunluk, projenin en çok vurgulanan yönleri idi. Ancak sorun şurada: Malatya’nın ticaret yapısı, kalıplara sokulacak kadar basit değil. Çarşıların ruhu, sadece beton ve modül üzerinden tasarlanamaz. Deprem sonrası hız baskısı planlamayı gölgede bırakmış gibi görünüyor. Çok sayıda esnaf, kullanım alanlarının kendi işlerine uygun olmadığını, “tek tip” anlayışın şehrin gerçek ticaret dokusunu yok saydığını ifade edip durdular.

Peki tüm bunları ciddiye alan bir bürokrasi var mı? 

Var mı gerçekten…

İşte esnafın en temel şikayetlerini de göz önünde bulunduracaktık. Amaç sadece bina yapmak mı yoksa bir ruh katmak mı olmalıydı?

Yani; yeni çarşı güzel görünebilir, sıfırdan yapılmış sofistike binalardır elbet  ama çalışan bir organizma olma niteliği taşıyor mu, onun üstünden durmalıyız daha çok.

Esnafın ve halkın dillendirdiği daha doğrusu toplumun, bu şehirde yaşayan insanların sinesinden yükselen bazı itirazlar silsilesi sıralandı depremden beri. Başlıcalarını sıralarsak eğer şöyle!

Diyorlar ki

1-Tek tip dükkân ölçüleri birçok meslek grubuna uymuyor.

2-Ara sokak düzenleri doğal bir akış yerine “kutucuk yerleşim” mantığıyla kurulmuş.

3-Otopark ve yaya akışı planlaması yetersiz.

4-Çarşıya sosyal donatı (dinlenme alanı, gölgelik, oturma noktası, küçük meydanlar) eklenmemiş.

5-Birçok dükkânın depolama alanı yok, bu da özellikle toptancı grupları için ciddi problem.

Yukarıda saymış olduğumuz başlıklar sorunlardan filtrelenmiş öne çıkan sadece en kritik olanları. Kısacası, Malatya gibi ticareti geleneksel alışkanlıklarla yürüyen bir şehirde planlama yeterince yerel gerçekliklere uygun yapılmamış gösteriyor. Bu da ileriki süreçte ciddi sorunlar meydana getirecek . En başta esnaf asla rahat etmeyecek. Sosyal medyadan paylaşılan görselde bunun en somut kanıtı. 

Bakın yeni çarşı modern görünüyor olabilir ancak büyük bir eksiklik, dejavu söz konusu. Estetik anlamda sade ile ruhsuz arasında sıkışmış bir mimari dili var. Malatya’nın tarihsel dokusunu yansıtan hiçbir detay yok, var mı? Varsa bir tane gösterin. Ne eski Bakırcılar Çarşısı’nın ruhu, ne Şire pazarı’nın dokusu, ne de taş mimarinin kendine has sıcaklığı… Ortaya çıkan şey, Türkiye’nin her yerinde yapılabilecek olan “nötr bir ticari kompleks.” Oysa Malatya’nın yeniden ayağa kalkma süreci kimlik üzerinden yürütülmeliydi, “sadece bina yapmak” üzerinden değil. Şehrin tarihi dokusu, gelenekleri, hikayesi de göz önünde bulundurulmalıydı. Hepsi bir bütün olmayınca da ustanın dediği gibi “sonra mı düzeltsek ne?”

İster kabul edin, ister etmeyin. Yeni Malatya çarşısı yapılması aşaması, deprem sonrasının “bir an önce bir şey yapalım” refleksiyle ortaya çıkmış bir proje görüntüsünden öte değil. Kes+kopyala+yapıştır mantığında bir algoritma ile tasarlandı. Tasarlayanlar belki şehri dahi görmedi (görmek istemedi) Fakat Malatya’nın ihtiyacı sadece yeni dükkânlar değildi; yeni bir şehir kurma vizyonuydu. Çok bambaşka bir reaksiyona ihtiyacı vardı. Şehre sıçrama hamlesi yaptıracak bir modele başvurulmalıydı. Büyük bir hezimetle ıskaladık. 

Bugün geldiğimiz noktada: çarşı işlevsel ama ruhsuz. Modern ama kimliksiz. Yapıldı ama planlanmadı. Bina var ama hikâyesi yok.

Malatya’nın kaybettiği şey binalar değil, bir şehir kültürü. Yeni çarşı, bu kültürü geri getiremediği sürece sadece beton bir düzenleme olarak kalacak.

Yazımı şöyle sonlandırmayı düşünüyorum. Malatya yeniden ayağa kalkabilir; ticaret de, şehir hayatı da tekrar canlanabilir.

Ancak bunun için yeni çarşıdan fazlası gerek:  esnafın ve toplumun ihtiyaçlarına uygun düzenlemeler ve Kültürel mirası yansıtan mimari dokunuşlarla bir şeyler düzenlemek mümkün. Yazının ilk paragrafında dile getirdiğim şeye geldik yine. Sonra düzelteceğiz. Ya düzeltemezsek! 

Velhasıl yeni Malatya Çarşısı şu anda bir çerçeve; asıl resim daha çizilmedi. Asıl resim işte şehrin “kalbi” olacak parmakla gösterilecek bir alan yaratmak olmalıydı. Şehrin kalbini oluşturamadık. Kalp olmayınca canlı ne kadar hayatına devam eder o da ayrı bir muamma.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir